Alternatif medya güçlünün karşısında mı olacak?
Duygu Ergün
Gilbert Badia, ‘Marksizm Sözlüğü’nde'(1) “Faşizm” üzerine “Faşizm her zaman ekonomik ve siyasi krizin komünist çözümü seçeneğine karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır” diyor. Yazar, faşist partilerin ekonomik krizin kurbanı olan kitlelerin duygularını kullanma ve yönlendirme yolu olarak teolojik propagandaya özel bir değer verdiğini söylüyor. Bunu, “hükümetin kontrolünde, medyanın yücelttiği, birbirini takip eden görkemli gösteriler ve siyasi gösteriler” yoluyla gerçekleştirmenin pekâlâ mümkün olduğunu vurgulayan yazar, özellikle şöyle diyor: “Zihinlere kazınacak ideolojinin mutlaka olması gerekir. basit, hatta çok kolay anlaşılır bir içeriğe sahip olmak, ‘entelektüel seviye ne kadar düşük olursa, ulaşılacak kitle sayısı o kadar artar’.”(2)
Badia’nın değerlendirmeleri, 21 yıllık AK Parti iktidarının medya metinleri üzerinden kurduğu tahakküm ve gücü nasıl yarattığını, neden yeniden üretmek ya da sürdürmek için çaba sarf ettiğini anlamak açısından öğreticidir. AK Parti döneminde ekonomide, devlette, siyasette, sivilde ve kamusal alanda yaşanan tüm dönüşümler eş zamanlı olarak medyada ve hatta medya aracılığıyla gerçekleşti. AK Parti’nin medyayı tamamen kontrol ederek yeni bir toplum inşa etme amacı herkes tarafından bilinmektedir. Bu davanın “takdire şayan” yanı ise dizilerden magazin programlarına, tartışma programlarından gündüz kuşağına, haber bültenlerinden gazetelere kadar her yerde çarpık bir algı ile sundukları yöre-milliyet adı altında topladıkları güruhtur. ve dergiler. Yaratılan/arzulanan bu toplumun tiyatro arşivinin ortak bir özelliği vardır: Yeterli karakterler “kahramanlar” ve “zenginler”, iğrençliğe yatkın karakterler ise “yoksul”, adaletsizliklerle sınanan ve bu dünyada hesap sorulmak isteyen karakterlerdir. . Tartışma ve haber programlarının ortak arşivi ve gazeteler aynı sesleri çıkarıyor: PKK, FETÖ, terör, yapamaz, yapamaz, Türkiye yüzyılı, mülteciler, istikrar, ekonomik kriz, seccade… bir krizin komünist çözümü.” Faşizm ve partilerinin “hükümetin kontrolünde medya tarafından yüceltilen siyasi şovlarla” yapamayacağı gerçekten hiçbir şey yok!
ANA AKIM İNDİRMELERİ SIRASINDA ALTERNATİF ORTAM
Türk medyasının geldiği nokta, yaşadığımız ekonomik ve siyasi krizin boyutlarını anlamak, toplumsal ve kültürel çöküşün hız kazandığı bu yoldaki kilometre taşlarını analiz etmek açısından değerlidir. Ancak amaç ve telaffuzlarıyla belli bir ideolojiyi, belli bir partiyi, belli bir lideri savunan, kendi kendini ilan eden bu medya organlarına karşı da bir direniş var: Alternatif medya.
Bu AK Parti liderliğindeki ana akım medyaya “muhalefet” olarak tanımlanan, birçok araştırmacının ve genel izleyicinin eleştirilerinin ötesinde bir alandır. Peki medya alanını bir bütün olarak dart tahtasına benzetecek olursak alternatif medya olarak düşünülen kısım neresi ve eleştiri oklarının ne kadarı hedef olabiliyor? Vahdet Mesut Ayan ve Emre Tansu Keten’in ‘Ana Akım Çökerken Alternatif Medyanın Eleştirisi’ adlı kitabı bu sorunun cevabını arıyor. Anaakım medyanın temel sorunlarının alternatif medyaya ne ölçüde yayıldığını ortaya koymayı amaçlayan kitap, sekiz yazara ait makalelerden oluşuyor. Yazarlar alternatif olarak tanımlanan medyayı ve genel olarak AK Parti dışındaki medya kanallarını kavramsal olarak irdelerken, çıktılarını da eleştirel bir gözle değerlendirmektedir. Bu mecralardaki emek süreçlerini, medya içindeki hiyerarşik yapıyı, medyanın kendi kendini finanse etme biçimlerini ve bu alana dahil edilebilecek medya organlarının konumunu çok yönlü bir tartışma yürüterek irdeliyorlar.
HÜKÜMETİN GÖRÜŞÜNÜN SINIRLARI: GÖÇ KARŞITI
Kitabın derleyicilerinden Vahdet Mesut Ayan, “İktidara Muhalefetin Sınırları: Göçmen Düşmanlığı” başlıklı yazısında milliyetçi-milliyetçi gazeteler üzerine bir inceleme yapıyor. Hande Karacasu’nun YouTube’da yayınlanan “Sessiz İstila” adlı kısa film serisinden uyarlanan Ayan, üç ulusal gazetenin AK Parti karşıtı göçmen düşmanlığına dayalı haber uygulamalarını inceliyor. Bu gazeteleri yeni ırkçılık anlayışı açısından incelerken Suriyeli göçmenlerin nasıl konumlandırıldığını, medyada göçmenlerin nasıl temsil edildiğini ve göçmen düşmanlığının hangi telaffuzlarla üretildiğini de detaylı bir şekilde inceliyor. Irkçılığın ve bu ideolojinin yeni biçimlerinin hem Türkiye’de hem de dünyada halen üzerinde durulması gereken bir “olgu” olduğunu belirten Ayan, “Türk basın ve medya tarihi literatürü ne yazık ki ırkçı ideolojinin kendine yer bulduğu haberler açısından oldukça zengin. yer.” Zira gazetelerin yayınları incelendiğinde Suriyeli göçmenlerin hatalarla ilişkilendirildiği, ağır bir ekonomik maliyete neden olduğu, ekonomik krizin ve işsizliğin nedeni olarak sunulduğu görülmektedir. Ayrıca gazeteler zaman zaman gerek haberlerinde gerekse köşe yazılarında göçmenlerin ulusal güvenlik ve toplumun kültürel yapısı için bir tehdit oluşturduğuna değinmiştir.
Medya metinlerinin ideolojik bir kurgu olduğunu akılda tutan Ayan, üç gazetenin de hitap ettikleri kitleyi sistem içinde tutmaya çalıştıklarını belirtiyor. Haberlerin sonuçtan ziyade sürece odaklanılması ve sonucun nedenlerinin okuyucuya iletilmesi gerektiğini hatırlatarak, gazetecilik meslek ilkelerinin sadece AK’ye yakın medyada göz ardı edilmediğine dikkat çekiyor. Parti, aynı zamanda medyada buna karşı çıkanlar olarak görülüyor.
GÖÇMEN DEĞİL, GÖÇ
Evet, söz konusu olan milyonlarca insanın denetimsiz bir şekilde bir ülkeye girmesidir. Ancak asıl sorun, o insanların içindeki her türlü tehlikeli yapıyı araştıramamaktır. Yani sorun göçmenler değil; Nedenleri, kaynakları ve sonuçlarıyla göç sorunudur. Bu bağlamda haber üretirken tercih ettiğimiz dil; bahsettiğimiz sorunun içeriğini ve analiz olanaklarını belirler. Ayan bu durumu şöyle açıklıyor:
“İktidar muhalifi olarak kodlanan gazetelerin göçmenler meselesine yaklaşımı, egemenin kurduğu tahakküme dayalı toplumsal ilişkileri tasvip etmekte ve bu ilişkilerin sürdürülmesine vesile olmaktadır. hükümdarın bireysel politikalarına karşı çıkmak, ama aslında bu politikaları onaylamak.”
‘Çökmüş Ana Akım Olarak Alternatif Medyanın Eleştirisi’, iktidara karşı olan medyanın haklarını kabul ederek ama en geniş haliyle eleştirerek yazılmış bir kitap. Alternatif medyanın harcını sorgulayarak kendine yakın olanları kutsamayı reddetmek. Çok okuyun ve anlayın.
dipnotlar
1. Marksizm Sözlüğü, Gerard Bensussan-Georges Labica, Çeviren: Volkan Yalçıntoklu, Yordam Kitap, 2016.
2. A. Hitler, Kavgam.