Taahhüde uymayan yükleniciye tazminat davası açılabilir.
Olası İstanbul depremi mega kentte yaşayanları korkutuyor…
Yapısının depreme dayanıklı olup olmadığını test etmek için yapı kontrol raporuna başvuranlar olduğu gibi sonucun olumsuz çıkması durumunda nasıl takip edeceğini bilemediği için raporu istemeyen çok sayıda insan vardır.
Beykent Üniversitesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Yılmaz, bu süreçte vatandaşların yapması gerekenlere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Mahkeme yoluyla rapor istenebilir
Yılmaz, raporun olumsuz çıkması halinde bina sahiplerinin müteahhide tazminat davası açabileceğini, maliklerin izin vermediği için rapora ulaşamayan kiracıların da mahkeme aracılığıyla rapor isteyebileceklerini söyledi.
İnşaat kontrol raporunun sonucu ‘deprem için uygun değil’İhlal durumunda müteahhitlerin tazminattan sorumlu olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
“Tazminat davaları açılıyor”
Yüklenici adına taahhüt; ‘Ben size ilanını verdiğim sağlam, dayanıklı, güzel, depreme dayanıklı, imar kurallarına uygun daireyi teslim edeceğim’ diyen odur. Taahhüdünü yerine getirmeyen ve kanunda ‘ayıplı mal’ dediğimiz sarsıntı yönetmeliğine uymayan, imarlanmaya uygun olmayan binaları satan müteahhit hakkında tazminat davaları açılıyor. Bu durumlarda kusurlu olsun veya olmasın yüklenici sorumludur. Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ‘ihmal veya kusur sonucu oluşan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu’ ifade edilmektedir.
“Bu davaların hukuk ve hukuk mahkemelerinde açılması gerekiyor”
Borçlar Kanunu’nda bina malikinin sorumluluğuna ‘kusursuz sorumluluk’ diyoruz. Örneğin; Personel yeterli ankraj koymasa bile o işçiyi denetlemekle sorumlu kişi binanın malikidir. Aslında ülkemizdeki en değerli sorun yeterli kontrolün olmamasıdır. Yeterli nitelikli malzeme kullanılmadığı takdirde ‘kasıtlı ihmal’ uygulanacağı Yargıtay kararlarında belirtiliyor. Bilinçli ihmal durumlarında ceza daha da ağırdır. Tazminat davalarında kusur varsa kişi daha fazla tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu davaların adli ve hukuk mahkemelerinde görülmesi gerekir.
Binaların kusurlu olup olmadığını bilmeden…
Dr. Yılmaz şöyle devam etti:
Vatandaş, ‘Binamı test ettirdim ve bana verilen raporlardaki gibi bir yapı olmadığını gördüm. Bu nedenle müteahhite ‘Binanın maliyeti ne kadarsa, ne kadar almışsa o fiyata faiz ekleyerek dava açabilir’ diyerek dava açıyorum. Teknik bilirkişilerce mahkeme doğrultusunda yürütülen çalışmalarda sarsıntıya karşı dirençli olmayan bir durum ortaya çıkarsa, bundan mali açıdan başta müteahhitler olmak üzere bina sahipleri sorumlu olacaktır. Bina sahiplerinin binaların ayıplı olduğunu bilmemeleri de borçlar hukuku açısından kabul edilemez. İşçimin ne kadar demir bağladığını bilmiyordum’ gibi cümleler geçersizdir. Bu nedenle yüklenicilerin mutlak sorumluluğu vardır.
“Örnek gerekli”
Kiracıların bu süreçte izlemesi gereken yoldan da bahseden Dr. Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
Belediyeler binaları çeşitli numuneler alarak test ediyor. Hatta Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir açıklamasına göre; Belediyenin binaların sağlamlığı konusunda yapmak istediği çalışmalar kapsamında binalardan numune alınması gerekiyor. Bina sahiplerinin yüzde 70’i belediye çalışanlarını dairelerine almıyor. Ancak bunlar bir anda olabilecek şeyler değil. Konut sahipleri bu belgeleri kiracılarına veremezler.
“‘Binam sağlam mı’ diyerek sulh ceza mahkemelerine başvurmak gerekiyor.”
Kiracılar, ‘Oturduğum ev depreme dayanıklı mı değil mi? Bana bu konuda bilgi verebilir misiniz? Çünkü hayatım tehlikede’ diyerek bunu mesken sahiplerinden talep edebilir. Konut sahipleri de bu raporları kiracılarına vermekle yükümlü. Vermezlerse mahkeme aracılığı ile talepte bulunulabilir ve delil tespiti yaptırılabilir. ‘Benim binam sağlam mı bu konuda delil istiyorum’ diyerek sulh ceza mahkemelerine başvurmak gerekiyor.
“Aslında orada bir mezar var”
İmar affı çıkarmanın cinayet olduğunu söyleyen Dr. Yılmaz, bu iddia hakkında şunları söyledi:
Kendi hayatına son verecek şekilde hukuksuzluk yapanlara ikramiye veriyoruz. Bozulabilir bir bina yapılmış ama imar affından yararlanabiliyor. Ülkemizde imarda çok rant olduğu için insanlar buradan çok hızlı bir şekilde köşeyi dönmeye ve kaçak işlere kapak düzenlemeye çalışıyor. Bunu bir vatandaş olarak söylüyorum; yapılmamalıdır. Siyasiler uzun zamandır imar affı çıkararak tüm bunları meşrulaştırıyorlar. Hala meşru geliyor ama sağlam değil. Orada aslında bir mezar var. Bu nedenle imar affı çıkarılmamalıdır.
“İmar affı tam bir cinayet olduğu için buna izin verilmemeli”
Son olarak 2018 yılında imar barışı kapsamında da çalışmalar yaptık. İmar affı kanunu çıktı. Yasaya göre, ‘Yönetimin ve siyasilerin hiçbir şekilde sorumluluğu yok. ‘Tüm sorumluluk bana aittir’ cümlesini imzalarsınız. Aslında, ölüm fermanınızı imzalıyorsunuz. Yöneticilerimiz ve siyasilerimiz imar affına başvurmasın. İmar affı tam bir cinayet olduğu için buna izin verilmemeli. Vatandaş talep etmesin. Anayasada bile ‘kalkınma affı çıkarılamaz’ kararı alınması gerektiğini düşünüyorum.